YAPISAL VE EKOLOJİK AÇIDAN KAPİTALİZM SÜRDÜRÜLEBİLİR Mİ?
- Beytullah Kaplan
- 10 Mar
- 1 dakikada okunur
Kapitalizm, üretim araçlarının özel mülkiyetine dayanan ve piyasa mekanizmalarıyla işleyen bir ekonomik sistemdir. Bu sistemde, mal ve hizmetlerin üretimi, dağıtımı ve fiyatları, arz ve talep koşullarına göre serbest piyasada belirlenir ve devlet müdahalesi genellikle minimum düzeyde tutulması amaçlanır. Kapitalizmin temel özellikleri olarak özel mülkiyeti, serbest piyasayı, kar maksimizasyonu ve rekabeti hedefleyen bir ekonomik sistemdir.

Yapısal Sürdürülebilirlik
Kapitalizm özünde özel mülkiyet ve sermaye birikim sistemi olmasından dolayı üretim
araçlarının mülkiyetine sahip olan sermaye sınıfı, emek sınıfı olan işçi sınıfının emeğini kontrol ederek üretilen değerlerin büyük bir kısmına el koymaktadır. Kapitalizm yapısal olarak birçok sorunu içinde barındırmaktadır. Örnek vermek gerekirse işçi sınıfı ile işveren sınıfları arasındaki uçurum. Kapitalizm sürdürülebilirliğini devam ettirmek için emek sınıfının sürekli sermaye birikimi içerisinde olması gerekmektedir böyle bir sistem içinde azınlık olan sermaye sınıfı ile işçi sınıfı arasında sürekli açılan makas bu sistemin sürdürülebilir ve adaletli bir sistem olmadığını göstermektedir. Bir başka örneklerle devam etmek gerekirse örnek Say yasası söylenebilir, bu yasaya göre her arz kendi talebini doğuruyor ve bu şekilde sürekli bir sermaye artışı yaşanacağı düşünülmektedir. Ancak tarih boyunca bir arz-talep dengesizliğinden kaynaklanan birçok krizler yaşanmaktadır. Dolayısıyla kapitalizm yapısal sürdürülebilirlik açısından sınıfta kalmış ve bu krizlerin yapısal olması, sürdürülebilir bir sistem olma ihtimalini ortadan kaldırmaktadır.
Ekolojik Sürdürülebilirlik
Kapitalist üretim sistemi, özellikle 1970’lerden bu yana süregelen yapısal krizlerle beraber bu süreçte sürdürülebilirliğini sağlayabilmek için büyüme ve sermaye birikimini devam
ettirmektedir ve bunun için ekolojik tahribatı olabileceği kadar artırmıştır.
Ekolojik kriz, kapitalist sisteminin bir meyvesi olarak sınırsız büyüme ve doğaya hükmetme
anlayışının bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Bu kriz; karbon salınımının artışı, su ve hava kirliliği, biyolojik çeşitliliğin azalması gibi etkilerle kendini göstermektedir.
Yorumlar