top of page

KIRIK CAMLAR-KALPLER TEORİSİ

Toplum düzeni ve insan psikolojisi üzerine en çarpıcı teorilerden biri olan Kırık Camlar Teorisi, küçük düzensizliklerin ve ihlallerin göz ardı edilmesi durumunda, zamanla büyük çaplı suçlara ve düzensizliklere yol açabileceğini öne sürer. Bu teori, 1982 yılında sosyolog James Q. Wilson ve suç bilimci George L. Kelling tarafından ortaya atılmıştır.

ree

Kırık Camlar Teorisi Nedir?


Teorinin temel varsayımı şudur: Eğer bir binanın camı kırılır ve tamir edilmezse, insanlar o binanın sahipsiz olduğunu ve orada kuralların geçerli olmadığını düşünerek daha fazla zarar vermeye meylederler. Zamanla bu zarar daha büyük suçlara yol açabilir. Aynı durum bir mahallede çöplerin birikmesi ya da duvarlara yazılan yazıların temizlenmemesi gibi durumlar için de geçerlidir.


Bu teoriye dayanarak New York’ta 1990’larda uygulanan sıkı kamu düzeni politikaları, metroda kaçak binişten serseriliğe kadar küçük suçların bile ciddiyetle cezalandırılmasıyla suç oranlarını ciddi şekilde düşürmüştür. Küçük detaylara önem vermek, büyük suçların önlenmesinde etkili olmuştur.

Suçun Bulaşıcılığı

1. İki Farklı Bölgeye Bırakılan Arabalar

Zimbardo, aynı modelde ve aynı durumda olan iki arabayı farklı bölgelere bıraktı:


Bronx, New York → O dönemde suç oranı yüksek, ekonomik durumu kötü bir bölge.


Palo Alto, Kaliforniya → Daha varlıklı, suç oranı düşük, düzenli bir bölge.


2. Bronx'taki Araba


Araba bırakıldıktan birkaç saat sonra insanlar tarafından yağmalanmaya başlandı.


İlk olarak plakalar söküldü, sonra lastikler ve motor parçaları çalındı.


Kısa sürede tamamen parçalandı ve kullanılamaz hale geldi.


Çevredeki insanlar da arabaya zarar vermeye devam etti, yani suç bulaşıcı bir hale geldi.


3. Palo Alto’daki Araba


Günlerce dokunulmadan durdu.


Hiç kimse arabaya zarar vermedi veya içindeki parçaları çalmadı.


4. Deneyin Devamı: Camın Kırılması


Zimbardo, Palo Alto’daki arabanın bir camını kırdı ve bu değişikliğin insanları nasıl etkileyeceğini görmek istedi.

Cam kırıldıktan kısa süre sonra, çevredeki insanlar da arabaya zarar vermeye başladı.

Önce küçük zararlar verildi, ardından araba tamamen tahrip edildi.


Düzensizlik ve ihmal, suçu teşvik eder.

Eğer bir yerde ufak tefek zarar görmüş nesneler (kırık camlar, çöpler, grafitiler) fark edilirse, insanlar bu alanın sahipsiz olduğunu ve zarar vermenin kabul edilebilir olduğunu düşünmeye başlar.


Ortamın psikolojisi insan davranışlarını değiştirir.

Bronx'taki araba hızla yağmalanırken, düzenli bir bölgede bulunan araba başlangıçta güvende kalmıştır. Ancak bir kere düzensizlik işareti (kırık cam) ortaya çıkınca, o ortam da vandalizme açık hale gelmiştir.


Kırık Kalpler


Tıpkı bir arabanın kırık camları tamir edilmediğinde daha büyük zararlar alması gibi, kalbi kırılan bir insan da, zamanla daha fazla kırılmaya açık hale gelir. İnsanlar, onun sınırlarını test etmeye, cesaretini sorgulamaya, özgüvenini sarsmaya başlar. Çünkü bir defa yıkılmış, yaralanmış bir ruhun karşı koyma gücü zayıf sanılır. Kendini savunmaktan çekinen, kırılgan veya fazla anlayışlı görünen birine herkes rahatça hadsizlik yapabileceğini düşünür. bir kez, biri tarafından istismar edilmiş, zarar görmüş kişi, başkaları için de “dokunulabilir” hale gelir.


Çünkü insanlar, bir sokakta ilk çöpü atmaya çekinirler ama bir kez birileri çöplerini oraya bırakmaya başlarsa, zamanla herkesin gözünde o sokak bir çöp alanına dönüşür. Aynı şey insanlar için de geçerlidir. Bir kişinin değersiz hissettirilmesi, görmezden gelinmesi, incitilmesi ve buna kimsenin ses çıkarmaması, başkalarının da aynı şekilde davranmasına neden olur. Sonunda o kişi kendi değerini de yitirmeye başlar.


Ve


Bir insan, kendisine yöneltilen ithamları, yargıları ve aşağılamaları uzun süre sindirirse, zamanla bunları kendi gerçeği olarak görmeye başlar. Ona sürekli “Sen safsın,” denirse, zekâsını sorgulamaya başlar. “Senin aklın yetmez,” denirse, kendi kararlarından şüphe eder. “Sen beceriksizsin,” denirse, adım atmaktan korkar. Böylece birey, kendisine yüklenen bu yanlış kimliği benimser ve farkında olmadan dış dünyanın onu yönlendirmesine izin verir.


Sosyal Psikolojide "Etiketleme" Etkisi


Psikolojide "etiketleme teorisi" olarak bilinen bir olgu vardır. İnsanlar, kendilerine sürekli yüklenen sıfatları içselleştirir ve zamanla onlara uygun şekilde davranmaya başlar. Örneğin, bir çocuğa sürekli “Sen tembelsin” dendiğinde, çocuk gerçekten de çaba göstermeyi bırakabilir. Benzer şekilde, hayatında sürekli yargılanan, küçümsenen bir insan, aslında olmadığı halde güçsüz olduğuna inanır ve kendisini ifade etme cesaretini kaybeder.


Kırık Kalplerin Çekim Gücü


İnsanlar, güçsüz veya kırılgan gördükleri kişilere daha acımasız olabilir. Bunun psikolojik bir nedeni vardır: İnsan, kendisini güçlü hissettiği yerde daha baskın olma eğilimindedir. Kırılmış bir ruh, savaşmaktan vazgeçmiş bir yürek, kolay bir hedef gibi görünür. Kendi hayatını yönetemeyen biri üzerinde söz sahibi olmak, bazılarına tatmin edici gelir. Hatta bu durum zamanla bir “alışkanlık” haline gelir. Sürekli nasihat alan birinin hayatına karışmak, başkaları için bir refleks olur.


Daha da kötüsü, kırık kalpler bazen “yardımsever” bir kılıf altında manipüle edilir. “Ben senin iyiliğin için söylüyorum” diyenler, aslında o kişinin sınırlarını aşmaktadır. “Ben sana destek oluyorum” bahanesiyle bireyin kendi kararlarını alma yetisini elinden alırlar.


İşte bu yüzden kendini korumak, küçük ihlaller, ithamlar ve hadsizliklere karşı durmak, sınırları çizmek ve iç sesini başkalarının sesinden ayırmak çok önemlidir.


Aksi halde, başkalarının güdümünde olmaktan, kırılmaktan, incitilmekten kurtuluş olmaz.


Çok küçük bir karşı duruşla hayatınızın bütün iplerini elinize alacağınız gibi , en ufak zayıflık ve sessizlik halinde, her hadsizin gelip tutacağı kadar ip etrafa saçılır.


Vahşi doğadan farksız bir yerde yaşadığımızı unutmamamız gerekir. Acıyandan, merhamet edenden, yardım etmek isteyenden daha çok, taş atan çıkacaktır karşımıza muhtemelen.


Bakımlı, tasmalı, çipli bir köpeğe kim taş atmaya cesaret edebilir, fakat sokak köpeklerine karşı oluşan bakış açısına çokça şahit oluyoruz.


Bazen çevremizde şahit olarak bazen sosyal medyadan görerek, korunmasız, evsiz, bakımsız, mülteci kişi ve kişilere yapılan haksızlık, şiddet bazen öldürülebildiklerini bile duyuyoruz.


Çocukluğunda cinsel istismara uğramış ve sessiz kalmış kişilerin bile, artık dokunulabilir sayıldığı, sonrasında bile türlü türlü travmalara maruz bırakılmış olduklarını duymuşuzdur.


Böylesine bir ortamda, sizi kimsenin iyi etmek için uğraşmayacağını, en iyisinin bile, sadece"Vicdan Mastürbasyonu yapmak için hayatınızda olduğunu , çarenin ancak kendiniz olabileceğinizi unutmayın.


Küçük bir çöp parçasının bile hayatınıza atılmasına müsade etmeyinki, çöpe dönüşmeyin.

Yorumlar


bottom of page