HALKIN UMUDU: MUSTAFA KEMAL
- Eyüp Uğur BÜLBÜL
- 30 Eki 2023
- 3 dakikada okunur
Mustafa Kemal 19 Mayıs 1919 yılında çıktığı mücadele yolunda; tutuklanma ve hakkında verilen ölüm cezalarıyla cezalandırılmasına rağmen mücadelesinden vaz geçmemiş. Anadolu’nun kurtuluşu ve Modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu sağlamıştır.

Yıl 1919 İstanbul yabancı donanmalar tarafından işgal altında. Hasta Adam olarak isimlendirilen Osmanlı İmparatorluğu Mondros Mütarekesi ile fiilen sona ermiş. İmparatorluk itilaf kuvvetleri tarafından işgal edilmeye başlamıştı. Savaşa girmemizde büyük bir rol oynayan ittihat ve terakki üyeleri ülkeyi terk etmekteydi. Hanedanlık ve çevresi itilaf kuvvetlerine karşı gelinmemesini gelinmesi durumunda İstanbul’un geri kalanını ve ülkenin tamamını işgal edeceklerini düşünüyorlardı. Sultan Vahdettin ve çevresine göre bu durum kötünün iyisiydi ve durumun kabul edilmesi gerekiyordu. Bu yüzden milli mücadele ile ilgili bir girişimin yapılmasına engel oluyorlardı. Hanedanlık buna girişimde bulunmaya meyilli insanları da payitahttan uzaklaştırıyordu. Bu uzaklaştırılan kişilerden bir tanesi de Mustafa Kemaldi.
Mustafa Kemal 19 Mayıs 1919 günü 9. Ordu Müfettişliğine atanmış ve belki de Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ateşi o gün yanmıştı. Mustafa Kemal Samsun’a çıktıktan bir süre sonra burada kurtuluş mücadelesi ile ilgili çalışmalar yapmaya başladı. Önce Havza’ya geldi burada vatanın kurtuluşuyla ilgili ilk genelgeyi yayınladı. Daha sonra buradan Amasya’ya ve ardından da Erzurum’a geçti. Erzurum Milli Mücadele döneminin en kritik noktası olacaktı. Çünkü Mustafa Kemal Erzurum’a geldiğinde hakkında tutuklama emri vardı. İstanbul Hükümeti Kazım Karabekir Paşa’ya Atatürk’ü tutuklama emri vermişti. Ama Kazım Paşa bu emri yerine getirmedi ve Milli Mücadele’ye destek verdi. Bu olaydan kısa süre sonra Mustafa Kemal çok sevdiği askeri görevinden istifa etmiş ve daha sonrasında Erzurum’da toplanan kongreye başkanlık etmişti. Burada alınacak kararlar Sivas Kongresi öncesi hayati öneme sahip olacaktı. Bu Kongre’de Manda ve Himaye tamamen red edilmiş ve ulusal bağımsızlığın koşulsuz olarak gerçekleştirme kararı alınmıştır. Bu kongre bölgesel bir kongre olmuştur. Mustafa Kemal bu bölgesel kongreyi tüm ulusu kapsayacak bir şekil almasını istediğinden dolayı 4 Eylül’de Sivas kongresini toplamıştır.
Mustafa Kemal Sivas Kongresinde ülkenin bir çok noktasından gelen delegeler ile Erzurum’da alınan kararları genişletmiş ve milli mücadele duygusunu Anadolu’nun her tarafına yaymıştır. Daha sonrasında Mustafa Kemal ve arkadaşları aralık ayında Ankara’ya gelerek burada çalışmalarına burada devam etmiştir.
Ocak 1920 tarihinde Sivas’ta alınan Misak-i Milli kararları Osmanlı Mebusan Meclisinde ’de oylanarak kabul edildi. Bunun üzerine itilaf devleri Nisan ayında meclisi kapatarak bu organın çalışmalarına son verdi. İtilaf devletleri ayrıca bu kararı alan meclis üyelerini de bir bir yakalayıp sürgüne göndermeye başladı. Daha sonrasında İtilaf Kuvvetleri Mart ayında İstanbul’u tamamen işgal edip ablukaya aldı. Bunun üzerine Mustafa Kemal ve arkadaşları Nisan ayında I. TBMM’yi kurdu ve meclis-i mebusan üyelerini buraya davet etti.
1920 Yılının ağustos ayına gelindiğinde fiilen çökmüş Osmanlı İmparatorluğu itilaf devletleri ile Sevr Antlaşmasını imzaladı. Bu antlaşmayı TBMM ret etmişti ve tanımadıklarını iletmişti. Milli Mücadele döneminin üçüncü kırılması burasıydı. Mustafa Kemal ve arkadaşları bu süreçten sonra silahlı mücadeleye geçti. Doğu ve Güney cephelerinde Ermenilere ve Fransızlara karşı savaşırken Batı’da İzmir’i işgal eden Yunan kuvvetlerine karşı geniş çaplı bir direniş mücadelesi başlattı.
Bu direniş mücadelesinden galibiyetle ayrılan Mustafa Kemal ve arkadaşları Temmuz 2023’te itilaf kuvvetleri ile Lozan antlaşması yapmış ve ülkenin müdafaasında başarılı olmuştu. Bu başarıda elbette en büyük pay Mustafa Kemal’indi. Mustafa Kemal 19 Mayıs 1919 yılında çıktığı mücadele yolunda; tutuklanma ve hakkında verilen ölüm cezalarıyla cezalandırılmasına rağmen mücadelesinden vaz geçmemiş. Anadolu’nun kurtuluşu ve Modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu sağlamıştır.
Elbette burada savaşlara, tarihe daha da fazla girebiliriz lakin bu yazının amacı tarih anlatmak değil. Bu yazı Mustafa Kemal’in dirayetli duruşunu ve modern Türkiye Cumhuriyeti’ni kuruluşu anlamaktır.
Mustafa Kemal’in mücadelesi olmasa belki şu an hala ülkemiz işgal altında olabilirdi. Bugün Ortadoğu’nun ne kadar kanlı olduğunu görmekteyiz. Bir taraftan parçalanan Suriye…Bir taraftan ABD himayesine giren Irak.. Bu tablo bize Mustafa Kemal’in ne kadar ileri görüşlü olduğunu göstermekte. Bugün Irak ve Suriye gibi değilsek o dönemdeki Mustafa Kemal ve Arkadaşları sayesinde. Mustafa Kemal’in mücadelesi Halkın Umudu oldu.
Son olarak şuna da değinmek istiyorum Mustafa Kemal Atatürk’ü günümüzde eleştiren bir çok insan vardır. Şunu unutmamak gerekir ki Mustafa Kemal Atatürk’te bir insandır ve insanlar hatalar yapabilir. Hiçbir insan yoktur ki hata yapmasın. Hangi siyasi görüşe sahip olursanız olun Atatürk’ün yaptıklarını o döneme göre değerlendirmek gereklidir. Atatürk’ü sevin yada sevmeyin ona karşı saygı duymamız gerekiyor. Bu saygı ilahlaştırma olarak da algılanmasın. Atatürk’ü ne ilahlaştırın ne de kendisine saygısızlık yapın. Yapmamız gereken onun hatalarından ders alıp, onun gösterdiği hedefler doğrultusunda Türkiye Cumhuriyeti’ni daima ileriye taşıyıp müdafaa etmeliyiz. Özellikle biz gençlerin Atatürk’ün bıraktığı en büyük esere sahip çıkmalıyız.
Yorumlar