top of page

FAKİRLERİ DEĞİL ZENGİNLERİ DOYURAMIYORUZ

Fakir her yerde fakir, zengin her yerde zengin. Peki insan her yerde insan mı? Konu öylesine hassas ve yaralayıcı bir konu ki daha cümlelerimin başında insani olarak ister istemez gerilmeye başladım.

ree

Söylenecek o kadar çok şey var ki nereden başlayacağımı inanın ben de bilmiyorum ama bilimsel olarak bazı verilerden bahsedip sizleri bir takım duygu ve düşüncelere sevk etmek istiyorum.


Yoksulluğa karşı çalışan meşhur yardım kuruluşlarından birisi olan Oxfam’ın açıklamış olduğu verilere göre; dünyanın en zengin 26 milyarderinin, dünya nüfusunun en yoksul %50’sini oluşturan 3,8 milyar insanın toplam varlığına eşit servete sahip olduğu bildirilmiştir. Bildiren bu oranlara bakılıp kaba taslak bir fikir üretilmeye çalışıldığında %1’lik bir sapma veya fakir şeyhine fayda sağlayacak vergilendirmelerle milyonlarca bebek ve çocukların hastane ve eğitim masrafları karşılanabilir. Daha ciddi boyutta sonuçlar da elde edilir. Açlıktan ölen milyonlarca insanın ölümüne engel olunabilir, susuzluktan ölen insanların derdine çareler bulunabilir, eğitim göremeyen çocukların eğitimleri karşılanabilir, hiç hizmet girmemiş yerlere hizmetin gitmedi sağlanabilir, hastalıklarına çare bulamayan ilaç sıkıntısı çeken, hastane sıkıntısı çeken, tedavi sıkıntısı, ekipman sıkıntısı, doktor sıkıntısı çeken milyonlarca insanın sıkıntıları giderilebilir. Yani hiç hesap yapılmasa dahi yapılabilecekler ile yüzdeki orana bakıldığında servet sahibi insanların ne derece devasa servetlere sahip oldukları bahsini ettiğimiz %1’lik kısımdan dahi belli olabiliyor. Yeter ki görmek istesin insanoğlu.


İnsan  görmek isterse köleleşmez.

İnsan görmek isterse sömürülemez.

İnsan görmek isterse yol bulur

İnsan görmek isterse çözüm üretir.

Yeter ki iste

Yeter ki inan

Yeter ki …


Dünyada açlık, fakirleri değil zenginleri doyuramadığımız için var. İnsanın gözü doyduktan sonra gönlü bir şekilde doyar ama tabiri caizse adeta hayvani hırslarla saldırılarla üç beş kuruş fazla kazanma hırsından dolayı fakirin sırtına binip zengine ulaşma amacı güdenlerin gözleri hiç doymamıştır.


Cahit Sıtkı Tarancı’nın “Memleket İsterim” adlı şiirinden bir kesit bir çok noktayı özetler boyuttadır.


Memleket isterim

Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;

Kış günü herkesin evi barkı olsun.


Memleket isterim

Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;

Olursa bir şikayet ölümden olsun.


Seçenekler yaşamımızın kalitesini gösterir.

Fakirin gözünü açmadan zenginin gözünü doyuramayız. Fakir yöneticisini seçer bakınız seçen fakir ama seçilen zengin olur. Sonrasında hizmet etmesi gerekenler efendi hizmet bekleyenler köle oluyor. İşte bu yüzden bir gelişme olmuyor. Unutmayınız bir yerde ne kadar çok fakir varsa biliniz ki orada o kadar çok hırsız var demektir. Zengin üzerine düşeni yapsa fakir diye bir şey kalmaz. Fakir şuurlu davransa zengin makası açıp gidemez. Bunlar birbirine bağlıdır. Sonuç olarak ne zenginin, fakirin üstünde bir üstünlüğü vardır ne de fakirin, zengin üstünde bir üstünlüğü vardır.


Yetinmeyi öğrenmesi gereken fakir olanlar değil durumu iyi olup zengin olandır.


Yani toparlayacak olursak


Eşyadan yana zengin olsa da insanlık

İnsandan yana fakir kalmıştır maalesef…


Ayaklar yalın sırtında çul mu var?

Para nedir, ekmek ala pul mu var?

Fakire yardım edecek kul mu var?

Evinde karınca yayarmış fakir .


Yorumlar


bottom of page