DEEPFAKE; SİYASET VE DİJİTAL PAZARLAMA

“Sosyal ve politik güçler, rakiplerinizi mahvetmek veya susturmak için hassas sırlardan ve deepfake videolardan yararlanarak ne düşündüğünüzü ve kime güveneceğinizi nasıl manipüle edeceğini biliyor.” (The Fight for Privacy, Danielle Citron)

Gelin, sıcak bir çayınızı alın ve bir an düşünün: Deepfake teknolojisi, dijital pazarlama dünyası ve siyasi güçler arasında ne gibi bir bağ olabilir? Bu yazıda, size deepfake teknolojisinin dijital pazarlamaya ve siyasi güçlere nasıl etki edebileceğini ve bu ilişkinin neden önemli olduğunu açıklamaya çalışacağım. Hazır mısınız, çünkü toplumların değerleri, normları, ekonomik yapısı, hukuki düzenlemeleri ve uluslararası ilişkileri gibi siyasetin çerçevelediği birçok önemli gerçeklikten sanal gerçekliğe bir yolculuk üzerine konuşacağız.

Deepfake teknolojisi, yüzleri ve sesleri dijital olarak manipüle etme yeteneği sunar. Bu, herhangi bir kişinin, herhangi bir şeyi söylermiş gibi görünmesini veya seslendirmesini sağlayabilir. Dijital pazarlama temelinde bu durum, özellikle reklam kampanyaları için canlı aktörler veya seslendirmenler yerine deepfake kullanma seçeneği, iş süreçlerinin hızlandırılmasına ve maliyetlerin azaltılmasına katkı sağlayabilir. Bu yaklaşım, hızlı ve ölçeklenebilir içerik üretimini de mümkün kılar.

Dijital pazarlama alanında bu kadar masum görünen deepfake teknolojisi, konu insanların yaşamlarını doğrudan etkileyen kararların alındığı bir arena olan siyasete geldiğinde, bilgi manipülasyonu ve kimlik hırsızlığı gibi potansiyel tehlikeleri de beraberinde getirir. Siyasi arenada deepfake'ler, seçimler, kampanyalar ve siyasi liderlerin imajları üzerinde ciddi etkiler yaratabilir, toplumu polarize edebilir ve demokratik süreçlere zarar verebilir. Bu nedenle, deepfake teknolojisinin siyasi bir araç olarak kullanımı, güvenilirlik ve bilgi bütünlüğü konularında endişe yaratmaktadır.

İlk olarak bu teknoloji, aktör ve komedyen Jordan Peele'in çabaları sayesinde görülmüştür. Bu teknolojinin ne kadar gerçekçi ve potansiyel olarak tehlikeli olabileceğini bizlere gösteren Peele, Adobe After Effects, CC ve FakeApp gibi yazılımları kullanarak, kendi ağzını ve çenesini Barack Obama'nın bir ulusa sesleniş videosuna yerleştirerek çarpıcı bir deepfake videosu oluşturmuştu. Bu olay, deepfake teknolojisinin gerçekçiliğini ve tehlikesini gözler önüne seren ilk videolardan biriydi.

Başka bir örnek olarak ise 2020 ABD başkanlık seçimlerinde YouTuber Deepfakes'in DeepFaceLab programını kullanarak yarattığı deepfake video olmuştu. Bu dönemde deepfake videoları, özellikle Donald Trump etrafında yoğunlaşmıştı. Hollywood aktörü Alec Baldwin'in Saturday Night Live programındaki görüntüsü üzerine Trump'ın yüzünün değiştirilmesiyle oluşturulan bu video, ABD ve Kanada'da yasaklandı.

Yaşadığımız dünyada teknolojilerin her gün katlanarak geliştiğinin farkında olduğumuzdan, bu teknolojinin gelecekte nasıl bir hal alacağını tahmin etmek epey zor. Gerçeklik algımızı bizlere kaybettirebilecek her türlü durum büyük tehlikelere yol açabilmekte. Özellikle deepfake teknolojisi, yüz değiştirme ve ses sentezi gibi gelişmiş yapay zeka yöntemleri kullanıldığından, gerçeklik algısını sarsabilecek sahte içerikler oluşturmayı daha mümkün kılıyor. Bu, sadece kişilerin kimliklerini taklit etmekle kalmayıp, aynı zamanda sahte haberler, sahte videolar ve manipüle edilmiş görüntüler üreterek kamuoyunu etkileyebilir. Bu, toplumsal düzende ve kişisel gizlilikte büyük tehlikelere yol açabilir.

Gelecekte, deepfake teknolojisinin nasıl bir hal alacağını kestirmek zor olabilir. Ancak bu teknolojinin olumsuz etkileriyle mücadele etmek için şeffaflık, güvenilirlik ve dijital güvenlik önlemlerinin daha da artırılması gerekecektir. Ayrıca, toplumun bilinçlenmesi ve eğitimi de deepfake teknolojisinin zararlarını en aza indirmeye yardımcı olabilir. Teknolojinin hızla evrildiği bu dönemde, bu tür teknolojilerin etik ve hukuki çerçevesini güçlendirmek önemlidir. Fakat ne olursa olsun, zamanla gelişen deepfake teknolojisinin siyaset sahnesine olan tehlikeli etkileri, gelecekteki siyasi kararların ne kadar gerçek olduğunu sorgulayarak, hepimizi şüpheye düşürmeye devam edecek gibi görünüyor.