top of page

BİR KALECİNİN GÖLGESİNDE 14 YILDA TÜRKİYE

Bu köşede genellikle siyasi ve tarihi yazılarımı okuyorsunuz. Esasen bugün de farklı bir yazı okumayacaksınız. Zira bugün sizlere ülkemize çok uzak diyarladan gelip çok büyük izler bırakan bir sporcunun öyküsünü anlatacağım. Zira o öyküde bir ülkenin de son 14 yılı var.

Tahmin ettiğiniz gibi Galasatasaray'ın efsane kalecisi Fernando Muslera'dan bahsediyoruz.

Türkiye'ye en uzak ülkelerden birisi olan Uruguaylı olan Muslera, 2011 yılında İstanbul'a geldiğinde hiç kuşkusuz bu kadar uzun yıllar bu ülkenin ayrılmaz bir parçası olacağını bilmiyordu.


2025 sezonu sonuna kadar Galatasaray forması altında 550 resmi maça çıktı. 8 Süper Lig, 5 Türkiye Kupası ve 6 TFF Süper Kupa şampiyonluğuyla toplamda 19 kupa kazanarak Galatasaray tarihinin en çok kupa kazanan futbolcusu oldu. Bu rekor, daha önce efsane kaptan Bülent Korkmaz'a aitti.

Nando, Türkiye'den ayrılırken arkasında bir neslin gençliğini, bir neslin çocukluğunu da bırakacak.


Şimdi gelin, kendisi Türkiye'ye transfer olduğundan beri ülkemizde neler değişmiş?

Fernando Muslera Galatasaray’a transfer olduğunda Türkiye'de

1 Dolar = 1,57 TL

Bir Cumhuriyet Altını:  647 TL

Asgari Ücret: 658 TL tutarlarındaydı.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dı.


FETÖ- Ak Parti çatışması henüz başlamamıştı. Ancak ilk sürtüşmeler kendisini gösteriyordu. 2011 Seçimleri'nde Cemaat, iktidardan seçilecek yerlerden ciddi sayıda milletvekili adayı gösterilmesini istemiş ve Başbakan Erdoğan'ın direnciyle karşılaşmıştı. Daha sonra MİT krizi ile ayrışma derinleşecek, 2013 yılındaki Dershane Krizi ile de savaşa dönüşecekti.


Ak Parti’ye en sert muhalefet eden partilerin başında MHP geliyordu.  Özellikle 2011 Seçimleri öncesi MHP'li yöneticilerin cinsel içerikli kasetlerinin piyasaya sürülmesi, bu partinin lideri Devlet Bahçeli'yi iktidara karşı daha da sertleştirmişti. Erdoğan ve Bahçeli meydanlarda birbirlerine en sert sözlerle yükleniyorlardı.


Kemal Kılıçdaroğlu CHP genel başkanlığının henüz ilk yılındaydı.


2010 Mayıs'ında genel başkan olması için kendisine destek veren Genel Sekreter Önder Sav'ı çok akıllı bir hamleyle tasfiye edip Parti'de tek güç sahibi olmayı başarmıştı.


Gündemin merkezinde Ergenekon/Balyoz operasyonları, Şike Davası, birinci açılım sürecinin ilk adımları gibi konular vardı.


Gezi Olayları’nın yaşanmasına daha iki sene vardı.


15 Temmuz Darbe girişiminin yaşanmasına daha beş sene vardı.


Başkanlık Referandumu’na daha 6 sene vardı.


Ekrem İmamoğlu, CHP Beylikdüzü İlçe Başkanıydı.


Özgür Özel, Manisa’dan Ankara’ya henüz gelmiş taze bir milletvekiliydi.


Meral Akşener, MHP'nin TBMM'deki Meclis Başkanvekiliydi.


Ahmet Davutoğlu Dışişleri Bakanı, Ali Babacan Hazine ve Maliye Bakanı'ydı.


Bütün bu olaylar ve süreçler gözünüze ne kadar eski geliyor öyle değil mi?


İşte Muslera bu yazdığımız dönemlerde ülkemize geldi.


Şimdi de arkasında tüm bu tarihi bırakarak gidiyor.


Ne Muslera 2011'deki Muslera.


Ne Türkiye 2011'deki Türkiye.

Comments


bottom of page