top of page

BALA ÇALAN HENGAMEDEN YÂRE AĞITLAR

ree

kimi ölür

kime ölür bilemedim..

çek desem şu menevişli hayalini

binlerce bahardan kaçmış

bir bahara yapışan korkularım geçer sanki..

insan fuzuli bir aşık edasını büyütür mü hiç

köklere, sürgünlere doğru

kurumuş yapraklardan yare düşene dek..

düştükçe genişler

gülüşür değdiği yer

gümüşe çalar her düş.

gün ki selamına yenik düştü

nereden kaçsa yerinden alırlar artık.

suçlu mu suçlu bir hıçkırık

kıvrımları sarmaya yeminli ırmak gibi

gel desem! kopar beni şu bala çalan hengameden

canı pahasına direnecek yer bırak

büyüsüne sığınacak kırıklarım savaşır belki..

nedir bu aşınan anlaşılmama sancısı

sen elleri acı işlemeli tamburam

sen sınırsız büyüsüyle büyüyen düş

sen gazelim

yaram

acımış balım..

döne döne dövüştüğüm bir tutam aşk için

köklerim bir taşın dibinde yontuluyor

çek desem şu gelemeyecek yüzünü

ayılıp sarılırım yosunlu bir yere sanki..

seni al artık bu topraktan

örselenmiş yüreciğime bas

çiğdem ırkından ayır seni

biliyorum bir sufi değilim

acıdan kurtulmanın işlemesini bilemem

oysa tanrı dedikleri varlık, seçkin bir kimse olmanı beklemeden

ayrılığı soğumuş yarayı taşlatmaz..

binlerce yıkılmış ömür

kimi ölür

kime ölür

çek artık yolumun ortasında duran öpüşünü

içim işte o zaman kavuşur sana.

                                                     


Yorumlar


bottom of page